sallantının ritmiyle fırının icinde kabaran kekin bulundugu anlık duygular icerisinde gecen sayılı günler ve igne atsan yere on uc metre uzaktan gorunen pırıltısı. Sokaklar kartpostalların üzerine resim olacak kadar meshur ve kasvetli, benide bile bile ustelik oyuncu olmaya can atarak canlandırıldıgım bu sete cok kucukken bırakmıslar. izledigin filmler hayatına, hayatın filmlere yansır farketmeden...aslında hep ekrana elini uzatsan icine girer mi? girdigide olmustur! iddiaları dogru sayılabilir, "gercek" yuz yıllardan beri tartısılan en derin kavramdır. gecmisin gerceklerini karıstırmayı bırakıp gelecege daha gercek gozuyle bakarsan daha heyecanlı cunku acele etmek gerek, cunku bu kadar kosustururken bile ne kadar cok sey kacırılmış,
gözden.. o dönemlerde ne dusundugumu bulmak ıcın zorluyorum ama on iki yasında ne dusunceler ıcerisindeydim bulamıyorum. on iki yasındaki benden bir tane daha var mı ortalıkta ? bir bakarsınki sen vazgeçmenin kalp sıkıstırmasıyla ugrasırken, senin icin birileri coktan fonda calan sarkıları yuzlerce kez degistirmis.
yeni, daha cok, daha fazla, farklı herkesten farklı ama masum, guzel, iyi. bakılan yazı kadar gercek, goremediklerin kadar onemsiz...
3 comments:
Gecmis de simdi izledigmiz filmler kadar "gercek" ve gecmise de, filmlere de, muziklere de elimizi uzattigmizda dokunabiliriz elbette. Nasil olsa hepsi yasantimizi cevreleyen aynalarla dolu bir odanin icinde. 12 yasin dusuncelerini muzige, muizigi filmlere, fimleri birbirini tanimayan bizlere ve akla hayale gelmeyen binlerce baglantiyla kimbilir nerelere yansitmak mumkun.. Hepsini birbirinden ayri gordugumuz zaman piriltilar kacmaya basliyor gozden iste.
o zaman birliktelige ve tanışmanın serefine,
"The Fountain-Darren Aronofsky"
oralara burdan once geldiyse izlemeliysin, belkide coktan izledin lin lin lin:)..
Izlemedim. ilk firsatta izliycem.. Su ara kendim de anlayamadigim bi halde garip garip animelere sarmis durumdayim. umarim bu tavsiye beni bu hipnotize halden kurtarir!:)
lin
Post a Comment