Thursday, August 10, 2006
The kingdom of FAR FAR Away
Once upon a time, in a kingdom far, far away, the king and queen were blessed with a beautiful baby girl, and throughout the land everyone was happy, until the sun went down, and they saw that their daughter was cursed with a frightful enchantment that took hold each and every night. Desperate, they sought the help of a fairy godmother, who had them lock the young princess away in a tower, there to await the kiss of the handsome Prince Charming.
Bazen herkes kendini çok çok çok uzaklarda gibi hisseder. Yüksek kulenin tepesinde sanki 7 gün değilde tam 7 sene geçti...
Bazen herkes bir prens bekler...
Thursday, August 03, 2006
A.I.D.A
gemişi kurcalamak hiç iyi bir huy değildir bilsende bilmesende bişi farketmez çünkü değiştirilemez yargısı kısa ve özdür.
geçmişi kurcalamaya hep bayılırım sanki ilk kez gidilen bir evde yalnız kalmak ortalığın sana kalması zevkini verir,
kimse birşey anlamasın diye aldığın herşeyi eski yerine koymalısın
gördüğün şeylere görmedim demelisin...
sahilde, boğaza doğru hafif serin ıslak geniş bi kaldırımda bisiklet sürmek ve sanki biraz daha hızlı
çevirirsen pedalları kilyos ordanda karadenize gidebilicekmiş gibi,
karşı tarafa geçmeden anadoluya geri dönülmez mi?
eskiden ben nasıldım anane?
küçükkende çok konuşurmuydum anane?
hangi oyunları öğretirdin bana anane?
senin annene ne gibi ukalalıklar yapardım anane?
kaç kere seni bizden kaçırdım anane?
akşama doğru sonbahara doğru bi saatliğine benimle kahve içmeye gelen elime mum diksin.
görmek istediğim parmakların hepsi parmaklıklar arasında kaldı tam iki bayram arasında kaldı...
herşeye çok karışıyorsun anane benim ismimi koyalarken nası olduda karışmadın?
karıştınn tabikide peki ne düşünmüştün?
cevabı ilk kez duyacaktım ya sevdiğim bişey olursa
Ayda...
gerçektende öyleymiş, çokda sevdiklerim içindeymiş
seni şimdi gerçektende sevdim anane.
geçmişi kurcalamaya hep bayılırım sanki ilk kez gidilen bir evde yalnız kalmak ortalığın sana kalması zevkini verir,
kimse birşey anlamasın diye aldığın herşeyi eski yerine koymalısın
gördüğün şeylere görmedim demelisin...
sahilde, boğaza doğru hafif serin ıslak geniş bi kaldırımda bisiklet sürmek ve sanki biraz daha hızlı
çevirirsen pedalları kilyos ordanda karadenize gidebilicekmiş gibi,
karşı tarafa geçmeden anadoluya geri dönülmez mi?
eskiden ben nasıldım anane?
küçükkende çok konuşurmuydum anane?
hangi oyunları öğretirdin bana anane?
senin annene ne gibi ukalalıklar yapardım anane?
kaç kere seni bizden kaçırdım anane?
akşama doğru sonbahara doğru bi saatliğine benimle kahve içmeye gelen elime mum diksin.
görmek istediğim parmakların hepsi parmaklıklar arasında kaldı tam iki bayram arasında kaldı...
herşeye çok karışıyorsun anane benim ismimi koyalarken nası olduda karışmadın?
karıştınn tabikide peki ne düşünmüştün?
cevabı ilk kez duyacaktım ya sevdiğim bişey olursa
Ayda...
gerçektende öyleymiş, çokda sevdiklerim içindeymiş
seni şimdi gerçektende sevdim anane.
Tuesday, August 01, 2006
bISTro
ortasında su olan bir sehrin diger yakasına gecmeyi bu denli ISTemedim ilk kez...
oysaki karşı tarafa avrupa yakası diyorlar ya,
gitmesi daha kolay hayallere.
grimtrak
sıcak
ufak
paranoyak
bir şehri sevmek mi yoksa bu özlemek mi alışmak mı ona, vazgeçememek mi bırakamamakmı?
Beklediğim yaz çoktandır geldi...
daha da yaz olanlara gitmek gerek
bindiğim bISTrodan inmemem gerek
engerek.
oysaki karşı tarafa avrupa yakası diyorlar ya,
gitmesi daha kolay hayallere.
grimtrak
sıcak
ufak
paranoyak
bir şehri sevmek mi yoksa bu özlemek mi alışmak mı ona, vazgeçememek mi bırakamamakmı?
Beklediğim yaz çoktandır geldi...
daha da yaz olanlara gitmek gerek
bindiğim bISTrodan inmemem gerek
engerek.
Subscribe to:
Posts (Atom)