Sunday, March 19, 2006

kuzin...for you

Everybody's Gotta Learn Sometimes

Thursday, March 16, 2006

Le couple temoin

Bitemedi bu mart. Bahar ayı olmasına rağmen ne kadarda arada kalmış, ne kadarda mutsuz bir ay. Oysa ben bu bahara iyi girerim sakin girerim sanmıştım. Ne kadar da yanılmışım. Bu seneki göbek adım “yanılma”. Değişik türlerde iyileşmeye meraklı yaralar kaplı bedenimde. Daha bu sene hiç aşk reçelleri bulaştırmadım yüzüme gözüme. Yiyemedim. Bana zehir verip içirseydinde keşke herşey bir anda olup bitiverseydi. Hala sürüyor can çekişmelerim. Acı sadece ağzımın içinde hissettiğim tattan ibaret değil. Bedenim kelepçelenmiş. Uyanmayacağım uykulara yatasım var. Sakız drajeleri olsam kutumda sessiz sessiz ağlardım. Sakız drajesiydim sen beni çiğnedin. Şimdi yamuk yumuk olmuş, yumuşak bir haldeyim. Gaz hali sıvı hali katı hali birde sakız hali. Sen benim bu sakız halimi takınmamın en zararlı sebebisin. Şimdi kolaysa beni yeniden draje yapsana. Sıkılmak bu kadar kaaaaadir midir herşeye. Birde şu psikanaliz, psikoloji, felsefe dallarında sıkılmayı inceleseler. Benim kafamda koyabilceğim anlamlar yükleselerde rahatlasam, çünkü yaz geliyo, bahar gelio, sevinesim gelio ama MART kart kart kart. - 18 mart 2005

Wednesday, March 15, 2006

ADA


Yilda 3000 kere, ayda 30 kere, haftada en az 3 kere orda olmayı istemek...Ada yolları, ada vapuru, ada dometes reçeli, ada şarabı, ada KIZLARI. Hepsini aynı anda istemek, hep gitmeyi istemeye odaklı hislerimi en çok çeken yer. Vahit'in yeri, Hafız pilavı, Pakize'nin pansiyonu, Ayazma plajı, Sulubahçe'nin en sarayımsı paspal evi...Beni ilk defa oraya sürükleyen kaderimin küçük kızı ve onun sarışın minik bahar'ı. Ada'da olmak, Ada'lı olmak, gökyüzünden denize yıldız yağdığı her gece "gece cümbüşlerine" uyanmak saat tam onikide.