Thursday, February 23, 2006

2004

Bir cocuk geçti kapıdan, yılları, anıları, güveni aklında tutan bir çocuk. Hafızası çok iyi. Ezberi kuvvetili, seni beni hayatı ezberleyebilir. Takılırsa elinden ben tutarım, zaman tutar. Beni hep araba, vapur, otobüs tutar. Seni ben tutarım sen beni tutarsın. Aynı tarihte yazılmış yazılar arasında tezatlık getirebilir. Kimi zaman tezatlık değişik bir baharat gibi yemeye, ortama ayrı bir hava getirir. Aynı çatı aynı genetik çaprazlama iki farklı zatı meydana getirir. Biraraya getirir, zorlada olsa iyiki getirir. Getirirlemeyen tek şey mutluluktur. Onu sen kilden yaparsın ellerinle alnınla yaparsın, bakanlara öğretirsin. Şişmanın boyu uzar kısanın kulakları uzar. Pinokyo olsa o da burnunu sokar. Hissedilmesi gereken endişeler bu anda işte insanın içine konar. Bu şarkıyı “Cure” söyler. Cure dinlemelisin günün birinde. Always pain, always pain, always dark der cure ama sen aldırma. Sen hep aklını kullan. Çok sık klasik müzik dinle, mümkünse contrabas çal. Spor yap. Aşık ol. Sık sık aşık ol. Uyku gibi birşey inmeye başladı inmelerden bana neyse benden sana çok yaşa sağlıcakla kal.

Wednesday, February 22, 2006

favorite quote

Bu şehirden beni kim götürüyor?!Belirli bir yaralı olmak ayrıcalığı mı, yoksa ortada bırakılmış olma gerçeğiyle yüzleşirken kendi iç kimliğime duyduğum öfke mi?! Tren mi, uçak mı, otobüs mü, ayaklarım mı?! Beni bu şehirden ne götürüyor?! Bardaklara, şişelere attığım yumruklar mı, bir söz söyleyecekken boğazıma oturan yumruklar mı, sevgimi bağırırken üzerime kalkan yumruklar mı?! Senin yumruğun mu, benim yumruğum mu: Kimin bu el; hanginizin ya da hangimizin?! Tutulmak istenen bir el nasıl şekil değiştirip yumruk oluyor?! Canı isteyen tanrısına yumruk atmaz. Tanrısından yumruk yiyen ise, bir daha ayağa kalkamaz.(K.İ, y a r a l ı o l m a k a y r ı c a l ı ğ ı)

Thursday, February 16, 2006


Goruntulenebilcek bir suru hikaye olmasi ama
bastirilmis sanrilar arasindan cikaramamanin verdigi sikinti gunlerdir.
Duzenli hayat istegiyle yanmak ama duzen gorunce kusmak.
Insanin kaderi kisiligidir...Herakleitos

Wednesday, February 15, 2006

hafif eski hafif basla

Ben senden önceyim. Bazen sıralamayı sorgulamalısın.
Boynuz kulağı her zaman geçmeli ama sen beni geçmemelisin. Ben hep senin nerde olduğundan emin olarak terkettim eskileri fark ettin mi?
Bu hep ve her zaman böle olmalı yoksa en son noktada tökezlerim, düzelemem. O zaman işte beni düzerler, beni şişe dizerler, beni dizelerler.
Zaman seni hatırlatmayı öğretti bana zaman zaman.
Yazık oldu sonrakilere, yazık artık bundan sonrakilere.
Herşey kader herşey önceden yazılmış dakika şaşmiyor buna inanıyorum,buna inanmama inanamazsın. Beni hep güldürüyor hayat en kötü anlarımda.
Kötü diye birşey yok, trajik diye birşey var. Kız güzel değil, kız ona göre değil bunu görmüş öyle sölüyor. Kızında itiraf edemediği türlü şeyler var.

Sürekli bir kalpler kırılıyor.
Ama birgün küçük parlak periler-her biri bir renk- kızı buluyorlar,periler geceleri siyah oluyor, gece görünmüyorlar. O anlarda işte kızı taşırlarken kız uçuyormuş gibi görünüyor. Kızı bulan küçük parlak periler ağlayamıyorlar. Kız ölü gibi ama canlı bir ölü, kız yorgun, kız bitkin, kız susamış. Ona en acımasız şeyi yapmış kişi onu susatmış. Susuz bırakmış. Periler baygın kızı gece bulmuşlar. Karıncalar gibi tutmuş taşımışlar kızı, gece siyah olan periler kıza uçuyormuş gibi hissettirmişler. Kız susuzluğunu unutmuş. Elleriyle perileri yoklamış. Hatırlamak kaç kere olur? Her an herherşeyi hatırlar mısın? Bazı şeyleri sürekli ilk anmış gibi hatırlarsın, onları unutmamak için hep hatırlatırsın. Kız perileri hiç unutmusluk etmemiş. Periler kızı götürüp elleri suya değecek şekilde yatırmışlar kıyıya. Günün yumuşak tınısı kıza daha önceleri hep dokunduğu birisini hatırlatmaya baslamis.
Çok garip şeyler olmuş eskiden taa eskiden perilerden de önce, anlatırım, anlatırım... Burnuma giren sinekten ürktüm, bir gün mutlaka anlatırım.