Cok parlak olmasada alaca karanlık turuncusu ılık bir fısıltıyla beraber hosuma gidebilir.
Yuzlerce kez tekrarlanan istekler sadece remixlerde guzel gelirken vahsi doganın kulagına, belkide her sabah yerlerde gordugun seffaf yapay köpükler onları ufleyene dogru hafifce yurudugun yönü degistirir. Elbet her şehrin bir köpük üfleyeni vardır. Acımasız olabilmek icin daha once hic acıyı tatmamış olmak gereksede agır çekim izlediğinde mutlaka ufak bir ucu kalkık yanı gorulur. Anlam veremedigin sekilde dengesiz solukları cam sisede hapsetmek, lamba cini olmamaları icin kendine sozler vermek ancak nefesini 90a kadar sayarak tutmanın verdigi bas donmesinden baska bir ise yaramaz.
Ben sanki metronun icinde elinden kacmıs bir uçan balonum, gidip
gelmelere tanık olmaya hapsolmus. Binip giden trene ve belkide camdan kendi yansımana melankolik bakıslar atan ve tam o anda dısarda gordugu pembe kırmızılı vincin ucunda asılı oldugunu goren…koca pembe bi vinc beni belimden tutarak kaldırsada uyanamam yuz yıllık uykumdan. Sadece kartpostal perisi vari gezerek biraz din dir irim aklımdan gecen leri…
No comments:
Post a Comment